06-02-2019 Saat:18:29
Doğu Türkistan, Çinlilerin taktığı isimle “Şin – Can” yani yeni kazanılmış toprak demek. Bu kelimeyi asla ve asla kullanmayacağız ama neden “Şin – Can” dediklerini söylemek adına önemli. 60 yıldan fazladır zulüm altında Türk kardeşlerimiz. Şimdiye kadar görmedikleri işkence metodu yok. Çin gibi kapalı bir devletin zulmü altında kaldıkları için seslerini duyurma şansları çok yok. Gerçi Müslüman olunca hele bir de Türk olunca zaten dünyanın gözleri kapalı, kulakları sağır oluyor. Yine tek ses Türkiye’den ve Türk milletinden geliyor ama o da Çin’in duvarına çarpıyor.
1993’ten bu yana Doğu Türkistan’da eğitim dili Çince (zorunlu). Oruç tutmak sağlığı bozduğundan yasak. 2008’den bu yana dini nikah da yasaklandı. Cami ve mescitlere girişi de öyle. Türk Bayrağı ve Ay Yıldız ya da Türk Bayrağı’na benzer bir figür mü var? İşte o zaman cezaevinde üç yıl sizi bekliyor ve artık Çin devleti tarafından sakıncalı grubuna dahil edildiniz.
Yolda herhangi birine “Selamün Aleyküm” dediniz. Diyemezsiniz. Çünkü bu dinde radikallik içeriyor ve yasak.
İslam ve Türk isimlerini çocuklarınıza koyduğunuz zaman anında suçlusunuz ve çocuğunuzun ismi Çince bir isimle değiştiriliyor.
Çin’in güvenlik güçleri yakın zamanda işi öyle bir azıya almışlar ki, artık evlere baskınlar verip başörtülü kadınların olup olmadığını kontrol ediyorlar.
TOPLAMA KAMPLARI!
2017 yılından itibaren toplama kampları adı altında Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin DNA’sı toplanıyor, kısırlaştırılıyor. Burada yaklaşık 3 milyon Uygur Türk’ü var. Her türlü işkenceye maruz kalıp, Çin’in çizdiği sınırlar dahilinde bir hayata zorlanıyorlar. Allah’ı inkar etmeleri ve dinlerinden dönmeleri isteniyor. Yapmayanlara karşı ağır, sistematik işkenceler uygulanıyor. Bilinçaltı uygulamalarıyla buradaki Türkleri intihara meyilli kişiler haline getirip intihara sürüklüyorlar. Yakın zamanda kamplarda intihar vakalarının artmasının nedeni de bu.
Çin, dünyanın gözü önünde bir soykırım yapıyor ve hiç kimseden ses çıkmıyor. Şu anda Doğu Türkistan’da demografik yapı bozulmak üzere. Çin nüfusu yüzde 47’ye kadar geldi. Kısırlaştırma ve işkencelerle 3 yıl sonra nüfus Çin lehine dönecek ve artık bu Türk toprağını resmen ilhak etme hakkını kazanacak. İşin sadece nüfus değil ekonomik ve stratejik boyutu da var ama o da öteki yazıya nasip.
Bir de merak edenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin ziyaretleri sırasında Çin adeta bir melek oluyor. Hemen anında her camiden ezan sesi yükseltip Çin devletine çalışan Doğu Türkistanlıları getirtip Çin’in ne kadar insan haklarına saygılı olduğundan falan bahsediyorlar. Yakın zamanda bazı televizyon kanallarında da aynı propagandayla özellikle Türkiye’de bir algı operasyonu yaptılar ve kısmen de bu yalana inanan bir kitle yakaladılar.
Nerdesin EY MÜSLÜMAN niye susuyosun, yoksa Uygur Türkü diye ümettenmi sayılmıyor?
1993’ten bu yana Doğu Türkistan’da eğitim dili Çince (zorunlu). Oruç tutmak sağlığı bozduğundan yasak. 2008’den bu yana dini nikah da yasaklandı. Cami ve mescitlere girişi de öyle. Türk Bayrağı ve Ay Yıldız ya da Türk Bayrağı’na benzer bir figür mü var? İşte o zaman cezaevinde üç yıl sizi bekliyor ve artık Çin devleti tarafından sakıncalı grubuna dahil edildiniz.
Yolda herhangi birine “Selamün Aleyküm” dediniz. Diyemezsiniz. Çünkü bu dinde radikallik içeriyor ve yasak.
İslam ve Türk isimlerini çocuklarınıza koyduğunuz zaman anında suçlusunuz ve çocuğunuzun ismi Çince bir isimle değiştiriliyor.
Çin’in güvenlik güçleri yakın zamanda işi öyle bir azıya almışlar ki, artık evlere baskınlar verip başörtülü kadınların olup olmadığını kontrol ediyorlar.
TOPLAMA KAMPLARI!
2017 yılından itibaren toplama kampları adı altında Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin DNA’sı toplanıyor, kısırlaştırılıyor. Burada yaklaşık 3 milyon Uygur Türk’ü var. Her türlü işkenceye maruz kalıp, Çin’in çizdiği sınırlar dahilinde bir hayata zorlanıyorlar. Allah’ı inkar etmeleri ve dinlerinden dönmeleri isteniyor. Yapmayanlara karşı ağır, sistematik işkenceler uygulanıyor. Bilinçaltı uygulamalarıyla buradaki Türkleri intihara meyilli kişiler haline getirip intihara sürüklüyorlar. Yakın zamanda kamplarda intihar vakalarının artmasının nedeni de bu.
Çin, dünyanın gözü önünde bir soykırım yapıyor ve hiç kimseden ses çıkmıyor. Şu anda Doğu Türkistan’da demografik yapı bozulmak üzere. Çin nüfusu yüzde 47’ye kadar geldi. Kısırlaştırma ve işkencelerle 3 yıl sonra nüfus Çin lehine dönecek ve artık bu Türk toprağını resmen ilhak etme hakkını kazanacak. İşin sadece nüfus değil ekonomik ve stratejik boyutu da var ama o da öteki yazıya nasip.
Bir de merak edenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin ziyaretleri sırasında Çin adeta bir melek oluyor. Hemen anında her camiden ezan sesi yükseltip Çin devletine çalışan Doğu Türkistanlıları getirtip Çin’in ne kadar insan haklarına saygılı olduğundan falan bahsediyorlar. Yakın zamanda bazı televizyon kanallarında da aynı propagandayla özellikle Türkiye’de bir algı operasyonu yaptılar ve kısmen de bu yalana inanan bir kitle yakaladılar.
Nerdesin EY MÜSLÜMAN niye susuyosun, yoksa Uygur Türkü diye ümettenmi sayılmıyor?
Merak Edilicek Bir Yanimiz Yok. Siradan Biriyiz.. Bahsedilicek Kadar Ozel, Bahsi Edilmeyecek Kadar Eskiyiz !